EN SEVDİĞİM AY ARALIK SONUNDA GELDİ

Sebzeler Kara Lahana, Havuç, Karnabahar, Bal Kabağı, Ispanak, Yerelması, Brüksel Lahanası, Pazı, Kereviz, Pırasa, Brokoli, Turp
Meyveler Elma, Portakal, Mandalina, Ayva, Nar, Greyfurt, Muz, Trabzon Hurması, Kivi, Kestane  

Lahana, diyet lifinin iyi bir kaynağıdır. Tüketiminin bağışıklık sistemini güçlendirerek çeşitli hastalıklara karşı koruduğunu bildirmektedir.

  • Manganez, folat, B grubu vitaminleri
  • Potasyum, kalsiyum, A vitamini de içerir
  • 100 gramında 24 kalori içermesiyle çok düşük kalorili bir sebze
  • 150 gram beyaz lahana günlük K vitamini ihtiyacının %92’sini, C vitamini ihtiyacının ise % 50’sini karşılar

İçeriğindeki indol, bioflavanid, monoterpenler ve diğer maddeler ile hücreleri serbest radikallere karşı korur.

Kivi artık hem tadının hem de antioksidan özelliğinin zirvesine ulaşıyor.

  • Yüksek oranda C vitamini, folik asit, potasyum içerir.
  • İlginç olarak çekirdekleri ise bir miktar omega 3 içerir.
  • Lif içeriği de bir hayli yüksek olan bu meyvenin 1 adeti (80 gr) 50 kaloridir

Kereviz kışın başka bir bağışıklık dostu sebzesi.

  • Salatası da yapılabilen K vitamini ve Antioksidandan bakımından çok zengindir.
  • Bebeklerde ve çocuklarda yüksek kolesterolün düşürülmesine ve kan şekerinin dengelenmesinde de yardımcı olan besinler arasındadır.
  • Bir porsiyon kereviz salatası yaklaşık 120 kaloridir.

Pırasanın da yine önemli düzeyde antioksidan aktivite gösterdiği bilinen flavonoidler bakımından zengin bir tür olduğu belirtilmektedir

  • Esas olarak içerdikleri kükürtlü bileşikler (organosülfürbileşikler) sayesinde öne çıkmakta
  • Lif bakımından son derece zengin, önemli bir antioksidandır.
  • Bağırsaklarımızda bulunan iyi bakterilerin oluşturulmasına katkı sağlar. Bu bakteriler sayesinde bağırsaklarda gerçekleştirilen emilim düzgün bir şekilde gerçekleşir. Sadece sindirimi düzenlemekle de kalmaz, aynı zamanda sindirim sistemimizin sağlıklı bir halde kalmasına yardımcı olur
  • A vitamini, C vitamini, E vitamini, K vitamini, B3 (niyasin), B5 (pantotenik asit) ve B9 (folik asit) vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, fosfor ve sodyum gibi mineraller sayesinde metabolizma için önemlidir

Portakal, mandalina, greyfurt gibi narenciyeler içeriğindeki vitaminler sayesinde vücut savunmasını güçlendirecek ve Çocuk doktorlarının yardımıyla sizi soğuğun olumsuz şartlarına karşı daha dirençli hale getirecektir.

  • Özellikle gribal enfeksiyonlar, üst solunum yolu rahatsızlıkları ve diş eti rahatsızlıklarına karşı benzersiz bir antivirüs görevi görüyor.
  • C vitamini, potasyum, likopen ve lifli yapısı ile kalp ve damar sağlığını korumaya katkıda bulunur.

Çocuk Hastalıkları Uzmanı

Doktor Emre KARAYEL

Kışlık dolabım artık hazır!

Kışın gelmesiyle soğuk havalarla yine karşı karşıyız. Çocukları soğuk havalardan korumalıyız. Ancak soğuk havalarda koruyacağız diye gereğinden fazla giydirip çocuğun terlemesinden de kaçınmalıyız.

Genelde tavsiye edilen tek kat kalın bir giysi yerine kat kat giydirmektir. Çok sıcak olduğu zaman çıkarılarak terlemekten kaçınılabilir.

Çocuğunuzun Dolabında nelere dikkat emek gerekir?

Cilde temas eden kıyafetler yün içermesin.
Kıyafet alırken kıyafetin yün içerip içermediğine dikkat etmelisiniz. Özellikle egzaması olan çocuklarda, yün kaşıntıya neden olabilir. Bu nedenle cilde doğrudan temas eden kıyafetlerin %100 pamuk içermesine dikkat edilmelidir.

Vücut ısısı en çok vücudun baş bölgesinden kaybedildiği için çok soğuk havalarda çocuğunuza mutlaka şapka giydirmelisiniz.

Şapkanın kulakları da kapatmasına dikkat edilmelidir. Çocuğun şapkaya itiraz etmemesi için onun da sevebileceği renkte ve modelde olması işinizi kolaylaştıracaktır.

Boyundan da ısı kaybı çok olacağı için boyun bölgesini korumak için boyunlu bir kazak veya atkı giydirebilirsiniz.


Çocukların soğuk havada üşümemesi için dolabında mutlaka eldiven olsun

  • Eldivenin %100 pamuk olmasına ve yün içermemesine dikkat edilmeli
  • Eldiven alırken ellerin rahat hareket etmesine dikkat edilmelidir.

Ayakkabı alırken su geçirmeyen ve çocuğun ayağının rahat ettiği botların seçilmesi uygun olur.

Çoraplar cilde doğrudan temas ettiği için %100 pamuk içeren çorapların seçilmesi özellikle alerjisi olan çocuklarda çok önemlidir. Yünlü çoraplar kaşınmaya neden olabilir.


Paltoların su geçirmemesi önemlidir. Bu nedenle su geçirmeyen kumaşlar seçilebilir. Paltoların yaka kısımları yün içeriyorsa altına boyunlu %100 içeren pamuklu kıyafetler giydirebilirsiniz.

Bebeklerin ve özellikle erken doğan bebeklerin ciltlerinin yağ tabakası ince olduğundan dolayı çok kolay ısı kaybederler.

  • Bu sebepten yetişkinlere göre bir kat daha fazla kıyafet giydirmelisiniz.
  • Vücut ısılarını koltuk altından ölçüldüğünüzde 37 derecenin altına düşmemelidir.
  • Bebek arabası ile dışarı çıkarttığınızda bir battaniye ile korumalısınız.

Bebeğinize tulum şeklinde kıyafetler giydirebilirsiniz. Bebeğinizin kıyafetlerini kolay giydirilip çıkarılabilen, bacaklarını ve kollarını kolayca içine alabilen, hareketleri kısıtlamayan kıyafetlerden seçilmelidir.

Çocukların dolaplarında mutlaka olması gereken kıyafetler, kulakları da kapatan şapka, eldiven, su geçirmeyen botlar, palto, kazaklardır.

Kış aylarında uyku tulumu, battaniye, sweatshirt her bebeğin dolabında olmalıdır.

Cilde temas eden kıyafet seçiminde yün içermemesine özellikle dikkat ediniz.

Alerjisi olan çocukların çamaşırlarını sıvı deterjanlarla ve uzun durulama olacak şekilde yıkamaya da dikkat etmelisiniz.

Doktor Emre KARAYEL

Çocuk Hastalıkları Uzmanı

Bebeklerde ve Çocuklarda Astım Tedavisi çok mu zor?

Çocuklarda Astım için alerjik astım, alerjik bronşit ve spastik bronşit gibi isimler de kullanılmaktadır.

Çocuklarda hava yollarının (Bronş, akciğer içindeki hava keselerinin) çeşitli nedenlerle inflamasyon denilen olaylarla koruyucu mukaza tabakasının hasarlanmasına ve gözenekler oluşmasına neden olmaktadır.

Bunun sonucu hava yollarında aşırı bir hassasiyet gelişmekte ve sık sık öksürük, hışıltı, nefes daralması şikayetlerinin ortaya çıkmasıyla sonuçlanan bir hastalığa astım denir.

Nasıl Bir Hastalıktır?

Astım hastalığı korkulacak bir hastalık değildir. Çocuklarda tedavi edilebilen bir hastalıktır. Astım tedavi başarısı çok yüksektir.

Belirtileri gösteren çocukların, çocuk doktoru uzmanlarınca değerlendirilmesi ve gerekli testler yapıldıktan sonra astım teşhisi konulursa çocuğa zarar vermeden tedavi uygulamak en doğrusudur.

Belirtileri Nelerdir?

Astım belirtileri;

  • Sık tekrarlayan öksürük
  • Hışıltı (Hırıltı)
  • Nefes sıkışması en önemlileridir.

Oyun oynadıktan sonra, koştuktan sonra, egzersiz yaptıktan sonra nefes sıkışması, hışıltı veya öksürük olması da astımın önemli bir belirtileridir.

Ancak bu belirtiler kendi kendine düzelen bir durum olabildiği gibi astımın ve diğer bazı önemli hastalıkların belirtileri de olabilir.

Bu nedenle her astım belirtisi gösteren çocuklara astım teşhisi konulmaması gerektiği gibi astım hastalığının atlanmaması için de gerekli incelemeler yapılmalıdır.

Tedavisi Nasıl Olmalıdır?

Çoğu kez uzun süren öksürük veya tedaviye cevap vermeyen öksürük durumunda hemen astım ilaçları olan kortizonlu spreyler veya buharlar, yanında nefes açıcılar ve çiğneme tableti, toz şeklinde ilaçlar yemeklerine katılarak kullanılmaya başlanır. Bu tür uygulamalar tamamen doğru değildir.

Astım belirtileri olan bir çocukta rahatlatma tedavisi 2-3 hafta süreyle verilebilir ancak uzun süre sprey ilaçlar veya buhar tarzında ilaçlar verilmemelidir.

Astım teşhisinin konulması ve ondan sonra en az ilaçla tedavi edilmelidir.

Astım hastalığında erken ve doğru teşhis ve zamanında tedavi önemlidir.

Bu nedenle çocuk doktoruuzmanlarınca tarafından astımdan şüphelenilen çocukların incelenmesi ve teşhis konulup tedavi edilmesi gerekir.

Çocuklarda Astımı Neler Tetikler?

Nefes borularında bebekler ve çocuklarda aşırı hassasiyet vardır. Bu hassasiyetten dolayı bazı tetikleyici faktörlerle karşılaşıldığında nefes borularında daralma olur ve öksürük, hışıltı, nefes sıkışması gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır.

Astımı Tetikleyen Faktörler

  • Soğuk algınlığı/enfeksiyonlar
  • Ani hava ve ısı değişiklikleri
  • Egzersiz
  • Sigara içme veya sigara dumanına maruz kalma
  • Ev tozlarındaki akarlar dediğimiz mikro-organizmalar
  • Polenler
  • Yiyecek katkı maddeleri
  • Küf ve koruyucu maddeler
  • Hayvan deri kalıntılar
  • Belirli ilaçlar
  • Stres

Çocuklarda Sıklığı Nedir?

Yaklaşık astım sıklığı %10-20 civarındadır.

  • İlkokul çağındaki her 10 çocuktan 2’sinde
  • Ergenlik çağındaki her 8-9 gençten 1’inde görülmektedir.

Çocuklarda Astımın Başka İsimleri Var Mıdır?

Astım yerine spastik bronşit, alerjik bronşit, re-aktif hava yolu hastalığı, bronşit kelimelerini sık kullanmaktadırlar. Aslında hepsi aynı anlama gelmektedir.

Nefes Borularında Aşırı Hassasiyet Nedir?

Normal bir çocuk sigara içilmesiyle öksürük veya nefes sıkışması olmazken astımlı bebekte-çocukta öksürük veya nefes sıkışması görülmektedir.

Gribal enfeksiyon normal çocukta soğuk algınlığı ile bir haftada düzelirken astımlı çocuklarda nefes sıkışması ve bir haftadan daha uzun süren öksürük şikayetlerine neden olur. Normal kişilere göre daha hassas bir nefes borusu vardır.

Çocuk Doktoru

Emre KARAYEL

Meyve ve sebzelerin en olgun olduğu dönem EYLÜL!

 

 

Çocuklarımızın Eylül ayı bedenini kışa hazırlayacağını aydır. Soğuk iklime bizi hazırlayacak olan mevsim ürünlerini tüketmeniz mevsim geçişlerinden olumsuz etkilenmenizi önleyecektir.

Sonbaharın gelişi ile bitkilerin su içeriği azalmaya, daha sıkı dokuya sahip olanlar yetişmeye başlamaktadır.

Yağlı tohumlar ise yeni yeni ortaya çıkmaya başlar.

Hala biber veya domates salçası yapmak için geç değil.

Önce karpuzun ardından da kavunun sonu yaklaşmakta.

Mantar lezzetli ama hassas bir konu. Bazı zehirli türleri de var bu nedenle kültür mantarı olduğundan emin olmalısınız.

  • Yaş ağırlığının önemli bir kısmı su ve yüzde 1’i ise madensel tuzlardır.
  • 100 gramında 1,5- 2 gram istiridye mantarı 0,5 gram karbonhidrat içerir ve ortalama 35 kaloridir.
  • Az miktarda protein içermesine karşılık protein içeriği esas olarak enzimlerden oluştuğundan tüm elzem aminoasitleri içermektedir.
  • Mantar ile ana yemeklerinizin yanına sağlıklı bir çeşniler yapabilirsiniz.

Bu ayda yeni mahsul fındık çıktı. Yağ ve kalori içeriği yüksek olduğundan ölçülü tüketilmesi gereken fındık;

  • Lif ve protein açısından zengin bir kaynaktır. İçerdiği doymamış yağ asitleri sayesinde kalp sağlığını koruyucudur.
  • Tüketirken 1 avuç fındığın 150 kalori olduğunu unutmayın.

Güçlü bir antioksidan kaynağı olan üzüm için en bereketli zaman bu aydır. Ülkemizde çoğu tür olgunlaşmış durumdadır.

  • Kabuğundaki resveratrol kansere karşı koruyucudur
  • Çekirdeğindeki kuersetin kan yapımına yardımcı bir bileşendir
  • Çocuklarda en önemlisi porsiyon: Üzümün kan şekerini hızlı yükseltmesi nedeniyle miktara dikkat edilmelidir.

Ceviz de yine bu ayda olgunluğana ulaşan kabuklulardandır.

  • Yüksek miktarda folik asit ve E vitamini
  • Demir, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko mineralleri içerir
  • Omega 3 yağ asidi açısından zengin bir kaynaktır.
  • Yüksek kolesterol ve ilerde karşılaşmak istemediğimiz kanser ve alzheimer gibi hastalıklara karşı koruyucu özelliği nedeniyle beslenmenizde çok önemli
  • Genel olarak günde 2 tüm ceviz eklemenizde fayda var.

İdrar yolu enfeksiyonlarına, kansere ve kalp sağlığına iyi geldiği bilinen kızılcık;

  • A ve C vitamini, potasyum açısından zengini
  • 1 porsiyon meyve ortalama 1 avuç kadardır ve 55 kaloridir.

 

Anne Sütü İçin Savaş !

Süt yapımını artırmanın en etkili yolu, doğru teknik ve sık aralıklarla emzirmedir.

Doğru emzirme tekniğinin anne sütünü artırdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Dünyadaki tüm çalışmalarda annelerin; 

  • Su, süt, hoşaf, çorba, ayran
  • Zencefil, rezene gibi bitkisel çay
  • Tatlı, tahin, helva, bal, incir, pekmez, nişastalı gıda
  • Yeşil sebze, meyve, üzüm ve bira tüketimi gibi birçok uygulamanın anne sütünü arttırdığına inandıkları belirtilmektedir

Ancak, bunların anne sütünü kesin arttırdığına ilişkin kontrollü bilimsel araştırmalar bulunmamaktadır. Bilimsel olarak anne sütünü artıran uygulamalar şunlardır;

  • Doğru teknikle emzirme
  • Sık aralıklarla emzirme
  • Memenin boşaltılması
  • Annenin yaşadığı hislerden keyif alması
  • Annenin istirahat etmesi

Doğumdan sonra süt yapımını hızlandırmak için çeşitli uygulamaların yapılması önerilmektedir;

  • Doğum sonrası en geç 30 dakika veya bir saat içinde emzirmeye başlama
  • Doğum sonrası ilk dört saatte bebeği yarım saatte bir başı memeye koyma
  • Doğum sonrası ilk 12 saat içinde bebeği saatte bir emzirme
  • Hastanede iken günde en az sekiz kez, tercihen 10-12 kez emzirme
  • Bebeğin düzenli olarak her iki memeyi emmesini sağlama  
  • Bebek memede iken iki ve üç emme hareketinde bir yutkunma yapmıyorsa memeye nazikçe bastırarak masaj yapmalı
  • Anneler sütünün az olduğunu düşünse bile bebekler tüm ihtiyaçlarını anneden alabilir.

Bazen bebek yeteri kadar süt alamazsa, bunun nedeni genellikle bebeğin doğru emzirme tekniğiyle emzirilmemesidir.

Yeterli süt alamayan bebekler;

  • Günde altı kezden az (genellikle de dörtten az), konsantre ve sarımsı idrar yapar
  • Ayda 500 gramdan az kilo alır
  • Doğum sonrası ilk iki hafta sonunda doğum kilosuna ulaşamaz.

Anne sütünün yapımındaki artış, annenin beslenmesinden bağımsız olarak bebeğin doğru teknik ve sık aralıklarla emzirilmesi sonucu artar. Doğru emzirme tekniğinde bebeğin anne kucağında memeyi kavraması açısından bazı noktalara dikkat edilmelidir  

  • Bebeğin yüzü anneye dönük olmalı
  • Bebeğin vücudu ve başı aynı hat üzerinde olmalı
  • Çenesi memeye dayanmış olmalı
  • Azı iyice açık olmalı
  • Alt dudağı dışa dönük olmalı
  • Bebek, ağzı ile areolayı kavramalı
  • Omuzlar ve kalçalar desteklenmeli ve baş serbest olmalıdır.

Areolanın altında bulunan içi süt dolu laktiferöz sinüslerle birlikte meme dokusunu azına alan bebek, dili ve damağı arasına sıkıştırdığı meme dokusundan sütü sağmak amacı ile dilini öne doru uzatır, alt dudağını dışarı sarkıtır ve süt peristaltik dalgalar halinde dilin gerisine akar.

Bebeğin anne memesine doğru yerleştirildiğini gösteren belirtiler;

  • Anne gevşek ve rahat görünümde
  • Bebek ağzı ile meme başı aynı seviyede
  • Bebeğin şakak ve kulakları, çene kaslarının hareketine bağlı olarak oynar.
  • Yanakları dolgun görünür.
  • Emzirme sonunda annenin memeleri boşalır, küçülür ve hafifler.

Süt yapımının artması için bebeğin günde en az sekiz-on iki kez ve doru teknikle emzirilmesi gerekmektedir.

Bebeklerin memede kalma süreleri farklılık gösterebilir. En az 10 dakika memede kalmalarına özen gösterilmelidir.

Her emzirmede bebeğin memede daha uzun süre kalmasına da izin verilmelidir

Emzirme aralığı ve süresi bebeğin isteğine göre ayarlanmalıdır.

Bebek bir memeyi bitirmeden diğeri emzirilmemelidir. Bebeğin düzenli aralıklarla her iki memeyi emmesine dikkat edilmelidir.

Bebekler ne kadar çok emzirilirse o kadar çok süt üretilir. Bebeğin sık ve doğru teknikle emmesi, sonucu meme ucundan gelen uyarılara bağlı olarak kandaki prolaktin hormonunun düzeyi artar. Prolaktin hormonu bir sonraki emzirme için süt oluşturur.

Doktor Emre KARAYEL

Çocuk Hastalıkları Uzmanı

Çocuklarla Yolculuk Yaparken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Araba ya da uçak ile seyahatte farklı önlemler alınmakta, araba ile seyahatlerde araba koltuğu, küçük çocuklu ailelerin yanında olmalıdır.

Araba ile seyahat:

Eğer 2 saatten uzun bir araba yolculuğuna çıkacaksanız, bebeğinizin sıkılmasını önleyecek ve onu rahatsız etmeyecek şekilde bazı önlemler alabilirsiniz;
• Araba koltuğuna bebeğinizin ilgisini çekecek oyuncaklar asmak faydalı olacak ya da çocuğunuzun çok sevdiği bir resmi karşısına asın bebeğiniz seyahat boyunca sıkılmayacaktır
• Bebek arabada uyumuyorsa her 1-1,5 saatte bir mola verin.
• Araba yolculuklarına termos içinde su bulundurun.
• Karayolu ile yolculuk yapan anneler, her bir saatte bir bebeklerini emzirmelidir.
• Seyahate çıkmadan önce arabanın detaylı temizlenmesi, klimasının kontrol edilmesi ve toz tutmayan paspas kullanılması da gerekmektedir

Uçak ile seyahat:

Çocuklar ve bebekler uçaktaki basınçtan çok fazla etkilenmektedir. Orta kulak basıncını dengelemek için uçağın inişi ve kalkışı sırasında bebeklerin emzirilmesi, büyük çocuklara da sakız çiğnetilmesi faydalı olmaktadır.

Bebeklerin en az 7 günlük olmaları, uçağa binmeleri için gereken bir kuraldır. 2 yaşından küçük bebekler, kucakta seyahat etmelidirler.

Seyahatte koridor tarafındaki koltukları tercih ediniz, bu durum size hareket rahatlığı getirecektir.

Bebeği ile tatile çıkan aileler nelere dikkat etmelidir?

Tatile çıkarken yanınıza gerekli olabilecek ilaçları almanız sizi rahat ettirir. Yanınıza ateş düşürücü şurup, yara bandı, cımbız, dijital termometre, sinek kovucu losyon, güneş koruyucu krem, alerji ilacı almalısınız.

Eğer çocuğunuzun tatil öncesi zaten tedavisi devam ediyorsa, kullandığı ilaçlardan yeterli miktarda yanınıza almalısınız.

En önemlisi tatile çıkarken yanınıza çocuk doktorunuzun ve hastane acil telefon numarasını almayı unutmamalısınız.

Son zamanlarda gündeme gelen kene ısırıkları ya da kenenin neden olduğu (Kırım Kongo Ateşi) hastalıklar için de dikkatli olunmalıdır..

 Çocuklar ile gerçek anlamda tatil yapılabilir mi? sorusunun yanıtı, çocuğun yaşına, kişiliğine, hareketlilik durumuna ve gidilen yerin olanaklarına göre değişmektedir. Çocuğunuz ile hiçbir sosyal olanağı bulunmayan bir otel yerine, küçük yaşlardaki çocuklar için hemen her şeyin düşünüldüğü bir tatil köyünde daha rahat edilebilir.

Tatil kıyafetlerini ayarlamak bir diğer önemli konu olup; fazlaca gereksiz kıyafet almak ayrıca bir külfettir. Çocuğunuzu güneşten koruyabilecek uzun kollu, koyu renkli gömlek, tişört ve pantolonun yanı sıra mayo, havlu ve ekstra çarşaf gerekebilir.

Sinekler tatilin diğer misafirleri olabilir. Cibinlik bebekler için uygundur. Kapalı alanda sinek kovucu sprey kullanmak sakıncalıdır. Bebeklere zararı olmayan, kimyasal içermeyen doğal limon çiçegi içeren spreyler sineklere karşı kullanılabilir. Ayrıca sinek ve böcek gelmesini engelleyen, kolayca bacağa takılabilen bebekler için zararsız bantlar da kullanım kolaylığı sağlamaktadır.

Sivrisinek sokmalarında kullanılan kaşıntı gideren kremler, tatile giderken çantaya konulması gereken en önemli ilaçlardandır. Güneş yanıklarına karşın aloe veralı güneş sonrası kremlerini de yanınıza almak faydalı olacaktır. Havuz gözlüğü ve çocukların kumda oynayabileceği oyuncaklar yine unutulmaması gereken malzemelerdir.

Tatilde enfeksiyonlardan korunmak için beslenme ve uyku düzeninin bozulmaması unutulmamalıdır.

Amerikan Çocuk Akademisi’nin önerilerine göre güneş koruyucu kremler yeni doğan bebeklere bile sürülebilmektedir. Sinek kovucular için ise bebek 2 aylıktan büyük olmalıdır.

Tatile çıkmadan önce çocuğunuzun aşıları tam olmalıdır. (Hepatit A ve özellikle B) Yurt dışı tatillerinde ise hazırlığa daha önce başlanmalı, ekstra aşılama gerektiren ülkelere tatile gidilecek ise çocuğun aşıları en az 10 gün önceden tamamlanmalıdır.

Bebekle tatile çıkarken her zaman olabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olun ve gerekli önlemleri alarak, doktorunuz ile görüşün ya da çocuğunuzu kontrolden geçirin.

Doktor Emre KARAYEL

Çocuk Sağlığı Uzmanı

Çocuklarda Uyku

Bazı çocuklar, doğuştan iyi uykuculardır. Bazılarını ise eğitmek gerekir yada yeniden bir yıl sonra yeniden eğitmek gerekir.

Annelerin bin bir güçlükle elde edilmiş değerlendirmelerden yararlanmalıdır

Uyku düzeni konusunda katıdırlar

Bazı aileler çocukları uyuyabilsin diye davetli oldukları partiye gitmezler. Yemekten sonra misafirleri gönderirler ki çocukları vaktinde uyuyabilsin.  Çocukları, en az 6 yaşında olana dek, gece herhangi bir yere gidilmez. Bu anneler, çocuklarını yatağa vaktinde sokabilmek uğruna birçok sosyal fırsatı feda ederler.

Çocuklarını çok erken yatırırlar

Acı bir gerçek size: güneş doğmadan uyanan küçük çocuklar, saat 9’da bile yatırmış olsanız yine de erken uyanırlar. Geç yatma saati, geç uyanmak anlamına gelmez. Erken saatte uyumak, çocuğun sirkadiyen ritmi ve sağlıklı uyku alışkanlıkları açısından daha iyidir.

Araçta ya da bebek arabasında uyumalarına izin vermezler

Bu anneler, çocuklarının yalnızca yataklarında uyumalarını sağlamak adına ellerinden geleni yaparlar; marketten eve doğru uçarken, bir yaşındaki çocuğu uyanık kalmaya zorlamaları gerekse bile. Uyuyan bir çocuğu, araç koltuğundan yatağına başarılı bir şekilde taşıma olasılığı çok düşüktür. Bu anneler risk almazlar.

Uyku, uykuyu getirir

Bazı annelerin (ve iyi niyetli akrabaların) birçok teorileri ve tavsiyeleri vardır: yatağa geç yatır ki daha çok uyusun gibi. Kısa uykuları atla ki gece daha fazla uyusun gibi. Ancak uyku, mantığa aykırıdır. Gerçek şu ki uzun şekerlemeler, beraberinde daha az değil, daha fazla gece uykusunu getirir.

HANGİ YAŞTA KAÇ SAAT UYUMALI?

Uyku eğitimine önem verirler

Uyku eğitimi, çocuklara uykuya dalmayı öğretmekle sonlanmaz. Onlara nasıl uyanık kalabileceklerini öğretmek de önemlidir ya da en azından uykuları gelene dek odalarında kalıp sessizce oynamayı devam etmesi gerekmketedir

Yatma zamanından en az bir saat önce bütün elektronik aletleri kaparlar

Ekranlardan gelen mavi ışığın, yetişkinlerin günlük ritimlerini bozduğunu biliyoruz. Çocuklar için ise bu etkiler, kat kat daha fazladır. Yatak savaşı başlamadan önce birkaç dakikalık huzur için eline bir telefon verme dürtünüzü bastırmanız gerekiyor. Ekranlar, çocukları uyku moduna sokuyor gibi görünse de, aslında gelişen beyinleri açısından daha uyarıcı bir şey yoktur.

“Büyük çocuk yatağı” baskılarına direnirler

20 aydan sonra çocuklarını beşikten çıkarma konusunda aceleci davranıyorlar. Ancak çocuğun uyku ortamını değiştirmek, zaten uykuya direnmeye çalışan çocuk açısından istikrarsızlaştırıcı bir etki yaratır. Bu yüzden ufaklığınız beşiğine tırmanmaya çalışmadığı sürece, nerede rahatsa orada uyumasına izin verin.

Anaokuluna dek çocuklarını gündüz uykusuna yatırırlar

Anaokulundaki sınıf arkadaşlarının gündüz şekerlemelerini bırakmış olmaları çok önemli değildir. Çocuğunuz gün ortasında dayanamayıp uyuyorsa eğer, yalnızca hafta sonları bile olsa, bunun tadını çıkarmak gerekmedir.

Odanın serin ve sessiz olmasını sağlarlar

Kış mevsiminde bile oda sıcaklığı 19°C olmalıdır. Gürültü makineleri kapalı ve perdeler tamamen kapalı olmalıdır.

Uyuyan bir çocuğu asla uyandırmazlar

Öncelikle saatlerdir uyuyor ve tam da akşam yemeği sırasında uyanacak m? Kesinlikle hayır…! Bırakın uyusun! Mantığa aykırı gibi dursa da birçok bebek, şekerlemeden sonra üç saat içerisinde gece uykusuna yatabilir. Uykularını bölmek, genelde geri teper ve gecenin bir körü huysuzluğu beraberinde getirir.

Doktor Emre KARAYEL

Çocuk Sağlığı Uzmanı

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi Bursa

Çocukların kakaları ve çişleri geldiğini fark edip, tutarak tuvalete kadar ulaşmaları için belirli bir nörolojik ve duygusal gelişime ulaşmış olmaları gerekir.

Rektum ve anüsün(kaka) bu özellikleri kazanması en erken 18. ayda, mesane ve üretranın(çiş) ise 24. ayda gerçekleşir.

Kızlar tuvalet eğitimini erkeklere göre bir kaç ay daha erken başarabilirler.

Bu yaşlardan önce tuvalet eğitimi için zorlanmaları yanlış olur. Bu yaşlar çocuğun “anal dönem” olarak nitelenen kendi bedenine sahip çıkması, kendine ait hiç bir şeyi başkaları ile paylaşmaması, çevreden gelen uyarılara olumsuz yanıtlar vermesi ile belirgileşen bir yaş dönemidir.

İkinci yaş birinci ergenlik dönemi diye de nitelendirilebilir. Genellikle bu yaş çocuk her şeye ”hayır“ deme eğiliminde, başına buyruk, “benim“ sözcüğünü sık kullanan, kararlarını kendi vermek isteyen, dayatmacı biridir.

Anne ve aile büyüklerinin “kakanı buraya yap” gibi önerilerini kendi yaşamına, bedenine, özgürlüğüne bir müdahale olarak görür.

Bu gibi fizyolojik özellikleri dikkate alarak 2- 2.5 yaşlar arasında tuvalet eğitimine başlanabilir.

Tuvalet eğitimine başlamadan önce çocuğun buna hazır olduğunu gösteren işaretleri değerlendirmelidir.

Hazır olmayan bir çocukta başarısızlığa uğrama olasılığı artar.

Anne babaların ya da bakıcıların çocuğa ilgileri iyi ise bu belirtileri gözlemiş olabilirler.

Çocuğun hazır olduğunu gösteren fiziksel, zihinsel ve ruhsal belirtiler vardır.

Fiziksel belirtiler:

  • kuru kalkma, gün içinde 2 saatten uzun kuru kalma,
  • ıslak bez sayısının azalması
  • düzenli barsak hareketlerinin varlığı
  • oturma, çömelme, yürüme gibi hareketleri rahatça yapabilme,
  • pantolonunu giyebilme, ıslak ve kuru arasındaki ayrımı fark edebilme gibi yetenekleri kazanmış olduğuna ilişkin belirtilerdir

Zihinsel belirtiler;

  • Sıkıştığını ifade edebilme, söylenenleri yapabilme, kaka ya da çiş geldiğini fark etmedir.

          Ruhsal belirtiler;

  •  aile bireylerini taklit etmeye hevesli olma, anne ve babasını memnun etmeye isteklilik
  • kakalı ya da ıslak beze katlanamama
  • 5-10 dakika tuvalette oturmaya razı olma
  • kendinden büyük çocukların nasıl kaka yaptığını merak etme gibi davranışların varlığıdır.

Anne babanın da çocuğa tuvalet eğitimi vermeye hazırlıklı olması gerekir. Ailenin uygun zamanı anlamayı istemesi, çocuğun hazır olup olmadığını algılayabilmesi, aile içi streslerin olmaması ve çocuğun bakımı ile ilgilenen diğer kişilerle konuyu konuşup bir uzlaşmaya varması gereklidir.

Uygun zaman olduğuna karar verildikten sonra çocukla konu ile ilgili konuşmalar yapılmalıdır. Bu konuşmalar, büyükler nereye yapıyor, kuru kalma çok iyi bir şeydir gibi konuları içerebilir.

 Bezini değiştirirken yeniden bağlanmak istemediğinde lazımlık ya da tuvaleti kullanmaya teşvik edilebilir.

 Öykülerdeki kahramanların kakalarını neye yaptığına değinilebilir. Çocuğun konuya istekli olduğu fark edildiğinde lazımlık almaya birlikte gidilebilir. Nasıl kullanıldığı zorlayıcı olmadan anlatılır. Lazımlık onun odasında durabilir kullanılacağı zaman banyoya götürülebilir. Lazımlık ya da tuvaleti kullanan başka çocukları fark etmesi sağlanabilir.

Başlangıç için günde 3 kez 5-10 dakika lazımlıkta oturtmak iyi olur. Yemekten 20-30 dakika sonrası gastro kolik refleksin etkisi nedeniyle uygun zaman olabilir. Tekrar tekrar sabırla aynı teklif yapılmalı başarı gösterdiğinde ödüllendirilmelidir. Başlangıçta sonuca ulaşılmasa bile gidip tuvalette birkaç dakika oturması övülebilir. Beze yapılan kakalar „yeri burası“ diye belirtilerek onunla birlikte tuvalete dökülebilir.

Sonuçta gerçekten uygun yere dışkılama gözlendiğinde ödüllendirilir. Alkışlama, başarı çıkartmaları, küçük armağanlar, birlikte anneanneye telefon etme gibi ödüller verilebilir.

Lazımlığı kullanamama, korkma ya da kazalar oluştuğunda asla utandırılmamalı, cezalandırılmamalıdır. Tuvalet eğitimi 6-8 ay alabilir. Yaz ayları gibi annenin daha rahat olduğu, bez olmadan dolaşma olanaklarının bulunduğu aylar daha uygundur.

Ailelere bu süreçte gergin olmamaları, onun duygularını gözlemeye çalışmaları, konuya yoğunlaşmaları, her çocuğun farklı olabileceği bu nedenle esnek olmaları gerektiği anımsatılmalıdır.

 Tuvalet eğitimi sırasında bazı güçlükler yaşanabilir. Çocuk tümüyle reddedebilir, hiç ilgilenmeyebilir, kabul edip bir süre oturur ama kakasını yapmaz sonra bezi bağlanır bağlanmaz yapabilir, acıdığını söyleyebilir, bazen önce bir kaç kez yapar sonra sürdürmeyi reddeder, bazen kakasını tutar günlerce yapmaz kabız olur.

Eğitim sırasında ilişkiler bozulur, inatlaşma ortaya çıkarsa ısrar etmeksizin çocuğa hazır olacağı bir süre tanımak, kıskanma yaratmaksızın yaşıtlarının tuvalet eğitimini başarmış olduklarının farkına varmasını sağlamak yararlı olabilir.

Tuvalet eğitimini başaramamış hiç kimse yoktur, bir süre sonra yine denersiniz, bu arada onu daha iyi tanımaya, başarısız olsa bile onu sevmeye ve sevginizi göstermeye devam ettiğinizi ona hissettirmeye çalışmak gerekmektedir

Tuvalet eğitimi almış çocuklarda da 4-5 yaşa dek kazalar olabilir. Stresli zamanlarda geri dönüşler olabilir. Bunların hoş görülmesi konusunda çocuğu  yüreklendirmek iyi olur.

Doktor Emre KARAYEL

Çocuk Sağlığı Uzmanı

Saman Nezlesi Bursa

Baharın gelmesiyle birlikte alerjik hastalıkların görülme sıklığında büyük bir artış olur. Bunun nedeni havada yayılan ağaç, çiçek ve çimenlerin oluşturdukları polenlerdir

Kişi alerjik bir bünyeye sahipse, vücuda giren polenler bazı maddelerin salgılanmasına neden olur. Bu da gözlerdeki ve burun zarlarındaki kılcal damarların genişleyerek dokuların şişmesine yol açar.

Bahar alerjisine ‘saman nezlesi’ de denir.

  • Burun tıkanıklığı,
  • Hapşırma nöbetleri,
  • Aulu burun akıntısı,
  • Burun ve gözlerde kaşıntı (aynı zamanda konjuktivit),
  • Sinüslerde baskı ve yüzde ağrı,
  • Gözaltlarının şişmesi ve mavimsi bir renk alması, koku ve tat duyularında azalma,
  • Sık sık ellerini buruna sürtme ve kaşıma hareketi, yorgunluk, algılama güçlüğü, uyku bozukluğu ,damakta ve gırtlakta kaşıntı, öksürük ve baş ağrısı

Alerjiye yol açan polenlerin kaynağı çeşitli otlar ve ağaçlardır. Polenler havadan burun, göz ve boğazımıza yapışarak birikirler.

İlkbaharda polenlerin kaynağı genellikle ağaçlar, yaz ve sonbaharda ise genellikle çayır otlarıdır.

Bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla dengeli beslenilmeli, istirahat edilmeli ve bol su içilmelidir.

A, B, C ve E vitaminli besinler tüketilmelidir.

Alerjenlerden uzak kalınmalı, mutlak surette korunulmalıdır.

Hastalık göz kaşıntısı ve hapşırmaktan ibaret basit bir hastalık değildir.

Tedavi edilmezse ve önlem alınmazsa tekrarlar. Sinüzit, otit ve astıma neden teşkil edebilir.

Önlem alabilmeniz için öncelikle alerjik olduğunuz polenin belirlenmesi gerekir. Çünkü bitkiler kendileri için uygun sıcaklık ve nem oranına sahip mevsimlerde polenlerini çevreye bırakırlar.

Polen mevsimleri ve yoğunlukları bölgenin bitki örtüsü, o sene aldığı yağışlar ve sıcaklık gibi hava şartlarına göre şehirden şehre farklılık gösterebilmektedir.

Polenler gün içinde özellikle sabah erken saatlerde ve öğle saatlerinde yoğun olarak bulunurlar.

Yağmur yağdıktan sonraki ilk birkaç saat ve akşam saatlerinde polen yoğunluğu büyük oranda azalmaktadır.

  • Çocuklarımızın dışarı aktivitelerini iyi planlamak gerekiyor
  • Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde,  özellikle sabah ve öğle saatlerinde, kuru ve rüzgârlı havalarda zorunlu değilse dışarı çıkarmayın
  • Açık hava aktivitelerinde bulunmayın veya en aza indirin
  •  Sportif faaliyetler için kapalı alanlar tercih edilmelidir
  • Çocuklar uzun kollu elbiseler ve pantolon giyebilir
  • Eve geldiğinizde çocukların giysilerini değiştirin
  •  Bol su ile duş yaptırın veya saçını, yüzünü bol su ile yıkayın
  • Çocukların çamaşırlarını polen mevsiminde ev içerisinde kurutun
  • Kapı ve pencerelerinizi özellikle polenlerin yoğun olduğu saatlerde kapalı tutun
  • Evde ve arabanızda özellikle polen filtreli klima kullanmaya özen gösterin
  •  Arabanızı kullanırken camlarının açık olmamasına dikkat edin

Doktor Emre KARAYEL

Çocuk Sağlığı Uzmanı

Rota Virüsü Bursa

Küresel, bölgesel ve ulusal temelde 5 yaş altı çocuk ölümleri ile ilgili olarak 2011 yılında bildirilen raporda 6.9 milyon çocuğun önlenebilir ve tedavi edilebilir hastalıklar nedeni ile yaşamını yitirdiği belirtilmiştir.

Bu ölümlerin %10’undan ishal sorumludur. Son 30 yılda çocuk sağlığı alanındaki küresel iyileşmeye rağmen, 5 yaş altı çocuk ölümlerinin hala en sık 2. nedenini ishaller oluşturmaktadır.

Dünya genelinde, bu yaş grubunda ağır gastroenteritin(ishal) en sık nedeni rotavirustur.

Rotavirus kaynaklı ishaller hastane yatışlarının %36’sından sorumludur.

Ülkemizde dört merkezin katıldığı, 2005-2009 yılları arasında yapılan bir araştırmada, gastroenterit nedeniyle hastaneye yatırılmış 5 yaş altı çocuklarda etkenin %32,4 – %67,4 oranında rotavirus olduğu gösterilmiştir

Rotavirus enfeksiyonu 1-3 günlük bekleme-çoğalma periyodundan sonra ateş ve kusmayı izleyen sulu ishalle karakterize bir klinik tabloya neden olur.

Diğer bütün viral etkenlere göre daha ağır gastroenterite yol açar. Özellikle 2 yaş altındaki çocuklarda ağır seyreder.

Demokrat virus olarak da bilinen ‘rotavirus’a bağlı hastalık hızı, endüstrileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerde benzer seyretmektedir.

Bu da temiz su kaynağı ve hijyen şartlarının iyileştirilmesinin hastalığı önlemede yetersiz olduğunu göstermektedir.

Rotavirus enfeksiyonlarına bağlı ölümlerin %80’inden fazlası gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir.

Rotavirus enfeksiyonlarının sık görülmesi ve ardışık enfeksiyonların daha hafif seyrederek kişiyi ağır enfeksiyonlardan koruması, erken çocukluk dönemindeki aşılama çalışmalarının başlatılmasına yol açmıştır.

Geçirilmiş rotavirus enfeksiyonlarının, sonraki rotavirus gastroenteritlerine karşı koruyuculuk sağladığı ilk olarak büyük saygı duyduğum Bishop ve arkadaşları tarafından gözlemlenmiştir. Meksika’da yapılan bir kohort çalışmada, daha önce geçirilmiş rotavirus enfeksiyonunun, sonraki atakları %77 oranında, orta-ağır şiddetteki atakları ise %87 oranında önlediği gösterilmiştir.

Bu nedenle yaşamın erken dönemindeki aşılama, çocuğun ilk doğal enfeksiyonuna benzer şekilde, şiddetli rotavirus enfeksiyon ataklarını ve buna bağlı ölümleri önlemede en etkin yöntemdir.

Tekerleğe benzeyen yapısından dolayı ‘Rotavirus’ (Latince rota: tekerlek) olarak adlandırılmıştır

Bishop ve ark. tarafından 1973 yılında, ağır gastroenteritli çocuklarda örnekleri mikroskobuyla incelenmesi sonucu rotavirusun insanlarda gastroenterit etkeni olduğu gösterilmiştir.

Rotavirus, Reoviridae ailesine ait, yaklaşık 70 nm boyutunda, zarfsız, çift sarmallı bir RNA virusudur.

Çekirdekte bulunan RNA genomu 11 segmentli olup 6 yapısal proteini (Viral proteinler; VP1-4, VP6, VP7) ve 6 yapısal olmayan proteini (Nonstrüktürel protein; NSP1-6) kodlar. Viral genom, VP1, VP3 çekirdekte bulunur, Nötralizan antikorlar için hedef olan bu proteinler virus serotipini belirler ve aşı çalışmalarında kritik önem taşır. Rotaviruslar genellikle grup ve serotiplere göre ayrılır. Yedi rotavirus grubu (A, B, C, D, E, F, G) tanımlanmıştır.

Bu gruplamalar yukarıda da belirtildiği gibi VP6 daki genetik ve antijenik farklılıklara göre yapılır. Sadece Grup A, B ve C insanlarda enfeksiyona neden olmaktadır.

Grup A rotaviruslar, dünya genelinde infant ve küçük çocukların ağır gastroenteritlerinin en önemli nedenidir. Grup A rotaviruslar (G tip) ve VP4 (P tip) proteinlerine göre serotiplere ayrılır

Tüm dünyadaki rotavirus ishallerinin %90’dan fazlasından P[8]G1, P[4]G2, P[8]G3, P[8] G4 ve P[8]G9 serotipleri sorumludur.

Ülkemizde 2005- 2009 yılları arasında yapılan bir çalışmada hastaneye yatırılan rotavirus gastroenteriti olgularında, %76 oranıyla P[8] G1 en sık görülen serotip olarak saptanmıştır

Rotavirus esas olarak fekal oral yolla bulaşır. Bu bulaş insandan insana olabileceği gibi, eşyalar aracılığıyla da olabilir. Enfekte insanların dışkısında 1010 -1012/ mL kadar enfeksiyöz partikül bulunur, enfeksiyonun bulaşabilmesi içinse yaklaşık 1-10 kadar partikülün alınması yeterlidir. Çocukların hemen hemen hepsi ilk 5 yaş içinde en az 1 kez rotavirusla enfekte olmaktadır

Rotavirus enfeksiyonları yaşamın 6-24 aylık döneminde zirve noktaya ulaşır.

İlk 3 aydaki bebekler ve çocuklarda sık görülmemesi anne sütünün koruyucu etkisine, anneden geçen antikorlara ve tam gelişmeyen barsak yapısına bağlanabilir. İlk enfeksiyonun ardışık enfeksiyonlar için koruyuculuk sağlaması, 5 yaşın üstündeki çocuklarda rotavirus enfeksiyonlarının nadir veya asemptomatik görülmesine neden olmaktadır

Kış döneminde artmış enfeksiyon; endüstrileşmiş ülkelerde, hava yoluyla veya damlacık yoluyla bulaşın, gelişmekte olan ülkelerde ise enfeksiyonun tüm yıla yayılmış olması ve serotip çeşitliliği daha çok fekal oral bulaşın etkili olduğunu düşündürmektedir.

RotaTeq, human serotip G1, G2, G3 ve G4’ün VP7’yi ve aynı zamanda P1A[8] ile VP4’ü kodlayan genlerin ile eşleşmesi sonucu oluşturulmuştur.

ABD’de aşı takvimine girmeden önce, %83’i ABD ve Finlandiya’da olmak üzere 70.301 infantta denenmiştir. RotaTeq® aşısının 3 doz aşılama sonrası, gastroenteriti %74, şiddetli gastroenteriti ve hastane yatışını ise %95 oranında önlediği gösterilmiştir.

Aşılama sonrası, 68.038 kişi 2 yıl boyunca izlenmiş, aşının poliklinik başvurularını %86, acil servis başvurularını %94, hastaneye yatışı %96 oranında azalttığı saptanmıştır.

Aşı herhangi bir etkene bağlı gastroenteritle ilgili hastane yatışlarını ise %59 oranında azaltmıştır. Aşılama sonrası 2. rotavirus mevsiminde aşı etkinliği, herhangi şiddetteki rotavirus gastroenteritlerini %63, ağır rotavirus gastroenteritlerini %88 oranında azalttığı şeklindedir .

RotaTeq® aşısı sonrası 70.000’den fazla çocuklarda basakta akut problem riski yönünden değerlendirilmiş, aşılama sonrasındaki 42 gün içerisinde RotaTeq® grubunda 6 olgu, plasebo grubunda 5 olgu saptanmıştır.

Diğer yan etkilerin araştırıldığı 11.711 kişilik olguda, aşı grubunda plasebo grubuna göre %0,2 kusma, %2,4 ishal, %0,8 kulak enfeksiyonu, %0,4 akciğer enfeksiyonu saptanmıştır. Ateş yönünden gruplar arası fark saptanmamıştır.

Rotarix;  İnsan rotavirus aşısı, Cincinnati’de 1989 yılındaki rotavirus salgınında elde edilen 89-12 (G1P[8]) suşunu içerir. Üretilen rotavirus aşısı sadece 1 suş (G1,P1A[8]) içermekle birlikte, diğer serotiplere karşı da etkindir.

Aşılama sonrası, G1P1A[8] ile oluşan enfeksiyonlara karşı %90’dan fazla serotip spesifik koruma gerçekleşirken, G3P1A[8] ve G9P1A[8] enfeksiyonlarına karşı %85 oranında koruma gerçekleşir.

Avrupa, ABD, Latin Amerika ve Asya ülkelerinde 70.000’den fazla infantı içeren klinik denemelerde bu aşının etkinliği ve güvenirliği araştırılmıştır.

Şiddetli rotavirus enfeksiyonu ve hastane yatışına karşı koruyucu etkinliği %85, herhangi bir nedenle oluşan şiddetli gastroenterit ve hastane yatışına karşı etkinliği ise %60’tır. Bu çalışmalar Rotarix‘in etkin, güvenilir ve iyi tolere edilen bir aşı olduğunu göstermiştir.

Özellikle 5 yaş altı çocuk ölümlerinin %10’undan fazlasından ishalin sorumlu olduğu ülkelerin, bu konuda acil davranmaları gerektiği belirtilmektedir.

Rota virus aşıları günümüzde 100’den fazla ülkede ruhsat almıştır ve Ocak 2015 itibarı ile 75 ülkede ulusal bağışıklama programında yer almaktadır.

ABD’de pentavalan aşı (RotaTeq) Şubat 2006’da, monovalan aşı (Rotarix) ise Nisan 2008’de lisans almıştır. 2009-2010 rotavirus sezonunun aşı öncesi dönemle karşılaştırıldığı bir çalışmada, aşı sonrası rotavirus sezonunda kısalma ve gecikmenin olduğu, ayrıca bakılan antijen pozitifliğinde de belirgin azalma olduğu görülmüştür.

Meksika’da monovalan aşının %70 kapsayıcı olduğu 2008 yılı, aşı öncesi dönemle karşılaştırıldığında, 0-11 ay arasındaki infantlarda ishale bağlı ilişkili mortalitenin %41 azaldığı gösterilmiştir (33, 34).

ABD’de ruhsatlandırma sonrası yapılan çalışmalarda invajinasyon riskinde veya diğer istenmeyen etkilerde artış olmadığı gösterilmiştir.

Rotavirus aşılarının tüm dünyadaki etkinliği ile ilgili en önemli sorun ise mortalitenin %80’inden fazlasının görüldüğü gelişmekte olan ülkelerde aşı etkinliğinin daha düşük olmasıdır.

Dünya Sağlık Örgütü, infantların rutinolarak rotavirus aşısı ile aşılanmasını önermekte ve beş valanlı RotaTeq (RV5) ve monovalan Rotarix (RV1) arasında tercih yapmamaktadır.

  • RotaTeq , 2, 4 ve 6. aylarda olacak şekilde 3 doz olarak uygulanmalıdır.
  • İlk doz 6. haftadan itibaren uygulanabilir.
  • 15. haftadan önce de uygulanmış olmalıdır (maksimum 14 hafta 6 gün).
  • Yanlışlıkla 15. hafta ve sonrasında ilk dozla aşılanmış infantlarda rutin aşılama programına devam edilmelidir.
  • Dozlar arasında minimum 4 hafta bulunmalıdır.
  • Son doz 8. aydan önce tamamlanmış olmalıdır. gulanmaktadır. Son doz 6. aydan önce tamamlanmaktadır (33).
  • Rotarix® 2. ve 4. aylarda 2 doz halinde uygulanmalıdır.
  • 6-15. hafta arasında uygulama başlatılmakta ve 8. aydan önce 2 doz tamamlanmaktadır.
  • İlk doz 6-12. haftalar arasında, son doz da 6. aydan önce tamamlanmaktadır.
  • Dozlar arasında maksimum zaman aralığı bulunmamaktadır.
  •  

Çocuklarda rotavirus enfeksiyonu geçirmiş olsalar dahi şemanın tamamlanması önerilmektedir. Çünkü doğal enfeksiyonlar sonrası koruyuculuk sınırlıdır. Daha önce farklı marka ile aşılanmış infantlarda aynı aşının temin edilememesi halinde mevcut aşı ile aşılamaya devam edilmelidir.

Özel Durumlarda Aşılama Hafif enfeksiyon ve hafif ateşli olgulara aşı uygulanabilir. Ancak orta-ağır gastroenteritli veya ateşli hastalığı olan çocukların aşılaması enfeksiyon düzelene kadar ertelenmelidir.

Anne sütünün aşı etkinliğini azaltmadığı gösterilmiştir

Önceki dozda ciddi alerjik reaksiyon geçirmiş infantların tekrar aşılanması kesinlikle yasaktır. Yine aşının içeriğine karşı ciddi alerjisi olan olgular da aşılanmamalıdır.

Aplikatörü lateks içerdiği için lateks alerjisi olanlara Rotarix uygulanmamalıdır. Bu durumlarda lateks içermeyen RotaTeq® tercih edilmelidir.

Spina bifida ya da ekstrofiya vezikale hastalarda lateks alerjisi gelişme riski olduğu için RotaTeq’in tercih edilmesi gerektiğini belirten görüşler bulunmaktadır.

Klinik olarak stabil prematüreler kronolojik olarak 6 haftalıktan itibaren normal şemaya göre aşılanmalıdır.

İmmunglobulin dahil kan ürünleriyle rotavirus aşıları arasında zamanlama sınırı yoktur. İnvajinasyon öyküsü olan bebeklere aşı uygulanmamalıdır. Ancak invajinasyon dışı kronik gastrointestinal hastalığı olanlarda (immünsüpresif tedavi almıyorlarsa) aşının yararlı olduğu düşünülmektedir .

Ağır  immün yetmezliklerde aşı kesinlikle yapılmamalıdır .kontrendikedir. Bazı uzmanlar HIV pozitif bebeklere rotavirus aşısı uygulanması gerektiğini belirtse de, ağır kombine immün yetmezlik dışındaki primer ve sekonder immün yetmezliklerde de uygulanmaması gerektiği görüşü hakimdir (41).

Rotavirus aşısı yapılmış bebeklerin bezleriyle 1 ay süresince temas etmemeli; 

  • İmmün yetmezlikli, kemoterapi alan
  • Solid organ transplantasyonu sonrası ilk 2 aylık süreçte olanlar
  • CD4 oranı %15’in altında olanlar
  • Yüksek doz steroid alanlar

Rotavirus aşıları nazal ya da parenteral aşılarla eş zamanlı yapılabilir.

Amerikan Bağışıklama Danışma Komitesi (ACIP) oral polio aşısı ile belirli bir zaman aralığı gerekmediğini belirtirken, Avrupa Pediatrik Gastroenteroloji Hepatoloji ve Beslenme Kurumu (ESPGHAN) ve Avrupa Pediatrik Enfeksiyon Derneği (ESPID) oral polio ile aynı anda uygulanmaması gerektiğini belirtmektedir

 Rotavirus aşısının oral polio ile birlikte uygulandığında koruyuculuğunun değişmediğini tam olarak söyleyebilmek için, aşı şemasında oral polio uygulamaya devam eden ülkelerde rotavirusla ilgili geniş çalışmalara gereksinim vardır.

Rotavirus enfeksiyona bağlı ölümler ve hasarların önlenmesinde aşılama en etkin yöntemdir.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen 2 oral rotavirus aşısının da etkinliği, rotavirusa bağlı mortalitenin çoğunun görüldüğü gelişmekte olan ülkelerde daha düşüktür.

Özellikle bizim gibi gelşmekte olan ülkeler için daha ucuz ve etkin aşı bulma çalışmaları devam etmelidir.

Aynı zamanda aşılanan bebekler, tam olarak kesinleşmemiş olan invajinasyon ilişkisi ve diğer yan etkiler açısından yakından izlenmelidir.

Doktor Emre KARAYEL

Çocuk Sağlığı Uzmanı