ÇOCUKLUK ÇAĞI AŞI TAKVİMİNDE DEĞİŞİKLİKLER NELERDİR VE NASIL OKUNMALI?

Aşılama takvimi oluşturulurken pek çok konunun birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.

İlk olarak değerlendirilmesi gereken konu aşı ile önlenebilir hastalıkların toplumda ortaya çıkma sıklığı, hastaneye yatış, sakatlık ya da ölümle sonuçlanma riskleri gibi hastalığın halk sağlığı önceliği olup olmadığının belirlenmesi ve hastalığın önlenmesi ve kontrolü için gerekli stratejilerin varlığı ve etkililiğidir.

İkinci olarak etkinliği, etkililiği, güvenliği gibi aşıya ait özellikler, maliyeti, temini gibi ekonomik konuların değerlendirilmesi gereklidir.  Değerlendirilmesi gereken diğer bir alan ise sağlık sisteminin kapasitesidir.

Ülkemiz için çocukluk ve yetişkinlik döneminde uygulanması gerekli olan aşı takvimi, üniversite öğretim üyeleri ve Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastaneleri uzmanlarından oluşan Bağışıklama Danışma Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda oluşturulmaktadır.

Bağışıklama Danışma Kurulu, ulusal bağışıklama politikalarının, program ve stratejilerinin belirlenmesinde bilimsel öneri ve görüş oluşturmak amacı ile kurulmuş olup 1993 yılından bu yana çalışmalarını sürdürmektedir.

Halen halk sağlığı, çocuk sağlığı ve hastalıkları, sosyal pediatri, çocukenfeksiyon, çocuk immünoloji, çocuk nöroloji, erişkin enfeksiyon, tıbbi mikrobiyoloji, viroloji, viroloji ve temel immünoloji, farmakoloji, veteriner hekimlik ve aile hekimliği bilim dallarının uzmanları bulunmaktadır.

Bağışıklama Danışma Kurulu aşı uygulamaları önerilerinde bulunurken aşağıdaki başlıklarda değerlendirmeler yapmaktadır:

  • Aşı uygulaması yapılmaz ise hastalanacak kişi sayısı
  • Aşı ile önlenebilir hastalığın ciddiyeti
  • Aşının vücudun hastalığa karşı bağışıklık geliştirme gücü,
  • Aşının güvenliği
  • Aşının uygulanması gereken yaş, doz sayısı, dozların arasında bırakılması gereken süre
  • Aşının uygulanmaması gereken durumlar

Sağlık Bakanlığı tarafından 81 İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderilen yazıyla, aşılama takviminde değişiklikler yapıldı.

İlköğretim 1. ve 8.sınıf okul çağı aşılamalarının

  • Bağışıklama Danışma Kurulu tavsiyesi doğrultusunda 3 Haziran 2020 tarihinde değiştirilerek Aile Hekimliği Birimlerinde uygulanmasına karar verildi.

İlköğretim 1. sınıfta KKK (Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak) aşısının 2. dozu ve DaBT-İPA (Difteri, Boğmaca, Tetanoz, Çocuk Felci)  aşısının pekiştirme dozu, 8. Sınıfta da Td (Tetanoz, Difteri) aşısının pekiştirme dozu uygulanıyordu.

Yapılan değişiklikle  ilköğretim 1.sınıfta okullarda uygulanan KKK ve DaBT-İPA aşıları

  • 1 Temmuz 2016 tarihinde doğanlardan başlamak üzere 48.ayına girmiş olan tüm çocuklara Aile Hekimliği Birimlerinde uygulanacaktır.

İlköğretim 8.sınıfta okullarda uygulanan Td aşısı

  • 1 Temmuz 2007 tarihinde doğanlardan başlamak üzere 13 yaşına (156.ay) girmiş olan tüm çocuklara Aile Hekimliği Birimlerinde uygulanacaktır.

    Yeni uygulama 1 Temmuz 2020 itibarıyla başlayacaktır.

1 Temmuz 2016 tarihinden önce doğmuş ve halen ilköğretime başlamamış olan çocukların

  • KKK ikinci dozu ve DaBT-İPA aşısı 2020-2021, 2021-2022 ve 2022-2023 eğitim ve öğretim dönemlerinde yine okullarda uygulanacaktır.

Ebeveynlerin, çocuklarının aşılanma bilgilerini aile hekimlerine başvurarak kayıtlardan ve aşı kartlarından takip etmeleri, çocukların aşılanma zamanı geldiğinde gecikmeksizin aile hekimliği birimlerine başvurmaları ve gerektiğinde çocuk doktoru olarak benden, kliniğimizden de her zaman bilgi alınabilir.

Kaynak, https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/haberler/asilama-takviminde-degisiklik-yapildi.html

Doktor Emre Karayel
Çocuk Hastalıkları Uzmanı

Kışlık dolabım artık hazır!

Kışın gelmesiyle soğuk havalarla yine karşı karşıyız. Çocukları soğuk havalardan korumalıyız. Ancak soğuk havalarda koruyacağız diye gereğinden fazla giydirip çocuğun terlemesinden de kaçınmalıyız.

Genelde tavsiye edilen tek kat kalın bir giysi yerine kat kat giydirmektir. Çok sıcak olduğu zaman çıkarılarak terlemekten kaçınılabilir.

Çocuğunuzun Dolabında nelere dikkat emek gerekir?

Cilde temas eden kıyafetler yün içermesin.
Kıyafet alırken kıyafetin yün içerip içermediğine dikkat etmelisiniz. Özellikle egzaması olan çocuklarda, yün kaşıntıya neden olabilir. Bu nedenle cilde doğrudan temas eden kıyafetlerin %100 pamuk içermesine dikkat edilmelidir.

Vücut ısısı en çok vücudun baş bölgesinden kaybedildiği için çok soğuk havalarda çocuğunuza mutlaka şapka giydirmelisiniz.

Şapkanın kulakları da kapatmasına dikkat edilmelidir. Çocuğun şapkaya itiraz etmemesi için onun da sevebileceği renkte ve modelde olması işinizi kolaylaştıracaktır.

Boyundan da ısı kaybı çok olacağı için boyun bölgesini korumak için boyunlu bir kazak veya atkı giydirebilirsiniz.


Çocukların soğuk havada üşümemesi için dolabında mutlaka eldiven olsun

  • Eldivenin %100 pamuk olmasına ve yün içermemesine dikkat edilmeli
  • Eldiven alırken ellerin rahat hareket etmesine dikkat edilmelidir.

Ayakkabı alırken su geçirmeyen ve çocuğun ayağının rahat ettiği botların seçilmesi uygun olur.

Çoraplar cilde doğrudan temas ettiği için %100 pamuk içeren çorapların seçilmesi özellikle alerjisi olan çocuklarda çok önemlidir. Yünlü çoraplar kaşınmaya neden olabilir.


Paltoların su geçirmemesi önemlidir. Bu nedenle su geçirmeyen kumaşlar seçilebilir. Paltoların yaka kısımları yün içeriyorsa altına boyunlu %100 içeren pamuklu kıyafetler giydirebilirsiniz.

Bebeklerin ve özellikle erken doğan bebeklerin ciltlerinin yağ tabakası ince olduğundan dolayı çok kolay ısı kaybederler.

  • Bu sebepten yetişkinlere göre bir kat daha fazla kıyafet giydirmelisiniz.
  • Vücut ısılarını koltuk altından ölçüldüğünüzde 37 derecenin altına düşmemelidir.
  • Bebek arabası ile dışarı çıkarttığınızda bir battaniye ile korumalısınız.

Bebeğinize tulum şeklinde kıyafetler giydirebilirsiniz. Bebeğinizin kıyafetlerini kolay giydirilip çıkarılabilen, bacaklarını ve kollarını kolayca içine alabilen, hareketleri kısıtlamayan kıyafetlerden seçilmelidir.

Çocukların dolaplarında mutlaka olması gereken kıyafetler, kulakları da kapatan şapka, eldiven, su geçirmeyen botlar, palto, kazaklardır.

Kış aylarında uyku tulumu, battaniye, sweatshirt her bebeğin dolabında olmalıdır.

Cilde temas eden kıyafet seçiminde yün içermemesine özellikle dikkat ediniz.

Alerjisi olan çocukların çamaşırlarını sıvı deterjanlarla ve uzun durulama olacak şekilde yıkamaya da dikkat etmelisiniz.

Doktor Emre KARAYEL

Çocuk Hastalıkları Uzmanı

El Ayak hastalığı neden bende oluştu?

Bir virüsün neden olduğu enfeksiyon sonucu ortaya çıkan, oldukça bulaşıcı, döküntülü bir hastalık

  • Ağızda veya ağız çevresinde yaralar
  • Ellerde, ayaklarda, bacaklarda ya da kalçalarda döküntü
  • Tüm vücutta kabarcıklar şeklinde kendini gösterir.


Rahatsızlık verici bir hastalık olmasına rağmen ciddi bulgularla seyretmez. Her yaş grubunda ortaya çıkabilirken

  • 10 yaş altındaki çocuklarda daha sıklıkla görülür

Genellikle hastalığa neden olan iki adet virüs vardır.

  • Coxsackievirus A16
  • Enterovirüs 71

Bebekler ve çocuklar hastalığı taşıyan biriyle temas ederek ya da virüsle enfekte olmuş oyuncak, emzik, biberon, su matarası gibi bir nesneye dokunduğunda etken virüsü kapabilmektedir.

Virüs yaz aylarında ve sonbaharda kolayca yayılma eğilimi gösterir.

  • Tükürük, kabarcıklardaki sıvı
  • Dışkı
  • Öksürdükten veya hapşırdıktan sonra havaya püskürtülen solunum damlacıkları yoluyla hızlı bir şekilde yayılma eğilimi gösterir.

Erken belirtileri ateş ve boğaz ağrısı şeklinde görülür. Derin yaralara benzeyen ağrılı kabarcıklar çocuğun ağız içi ve çevresinde veya dilinde görülebilir.

  • İlk belirtiler ortaya çıktıktan sonra hastanın ellerinde, özellikle avuç içlerinde ve ayak tabanlarında 1-2 gün boyunca devam eden kızarıklıklar görülebilir.
  • Hatta bu kızarıklıklar içi su dolu kabarcıklara dönüşebilir.

Dizler, dirsekler ve kalçalarda da döküntüler ya da yaralar ortaya çıkabilir.

Çocuğunuzda bu belirtilerin hepsini ya da sadece bir iki tanesini görebilirsiniz.

İştahsızlık, halsizlik, huzursuzluk ve baş ağrısı görülebilen diğer belirtilerdir. Bazı çocuklarda el ve ayak tırnaklarında düşme de olabilmektedir.

El ayak ağız hastalığı tanısı, Çocuk doktor tarafından hastanın şikayetlerinin sorgulanması ve fizik muayene yaparak yara ve döküntülerin incelemesi ile kolaylıkla konulabilmektedir.

Bunlar genellikle tanı için yeterli olmaktadır fakat kesin tanı için boğaz sürüntüsü, dışkı veya kan örneği alınması tercihen gerekebilir.

El ayak hastalığı, 10-14 gün sürebileceği için onayönelik özel bir tedavi uygulanması, el-ayak hastalığı belirtileri hafifletmek için yapılan bazı yöntemleri içerir.

Çocuk Doktorunun önerdiği ağrı kesici, ateş düşürücü ve diğer ilaçları uygun sıklıkta kullanmak önemlidir. Aspirin kullanmaktan kaçınmakgerekir.

  • Soğuk yiyecekler, yoğurt gibi boğaz ağrısını yatıştırıcı besinler
  • Soğuk yaz çorbaları tercih edilmeli
  • Bağışıklık sistemini güçlendirmek için vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri almasını veya yineçocuk doktorunun önerdiği takviyeler çok önemlidir.
  • Kaşıntıya yönelik krem ve losyonlar döküntü ve kabarcıklara uygun sıklıkta sürmek faydalı olacaktır.
  • Evde ilk aşamada kızarıklık ve kabarcıklara hindistan cevizi yağı uygulamak da iyileşmeyi hızlandırmaya yardımcı olabilir.

Hastalığın ilk 7 günü bulaşın en yüksek olduğu dönemdir.

 

  • Belirtiler tamamen kaybolduktan sonra da günler ve haftalar boyunca ağız sıvıları ve dışkı yoluyla yayılmaya devam etmekte
  • Hastalığın başkalarına bulaşmasını önlemenin en kolay yolu çocuğunuzun elinin ve kendi elinizin iyice yıkanmasından geçmekte
  • Çocuğun burnunu sildikten ve altını değiştirdikten sonra ellerin mutlaka yıkanması büyük önem taşımaktadır.

 

Doktor Emre Karayel

Çocuk Hastalıkları Uzmanı

Yenidoğan banyosu ve cilt bakımı

Yenidoğan bebeklerin ciltlerindeki kan gibi artık maddeler, mikrobik kolonizasyona neden olmaması için doğumdan hemen sonra temizlenmelidir.

Bunun için doğum salonunda sıcak kuru havlular ile iyice kurulanmaları genellikle yeterlidir. Ancak mekonyum boyalı veya çok kanlı olanlarda cilt sadece kurulama ile iyi temizlenemez, yıkanması gerekebilir.

Annede hepatit B, hepatit C veya HIV enfeksiyonu olduğu bilinen bebekler de doğumdan sonra anne yanına verilmeden yıkanmalıdır.

Bebeklerin doğumdan hemen sonra yıkanmaları, ısılarını düşürüp yararından fazla zarar verebilir. Bu nedenle, ilk banyo bebeğin vital bulguları birkaç saat süreyle stabil oluncaya kadar ertelenmelidir.

Ancak prematüre, doğum ağırlığı 2500 gr altında olan bebekler annede enfeksiyon bilinse dahi yıkanmamalı, kuvöz içinde ılık su ve pamukla silinerek kurulanmalıdır. Yıkama ve silme işlemleri sırasında eldiven kullanımına dikkat edilmelidir.

Evde yapılması gereken bebeğin cildini temiz ve nemli tutmaktır. Göbek kordonunun ıslanması göbeğin düşmesini geciktirip, göbek enfeksiyonu gelişmesini kolaylaştıracağı için evdeki ilk banyo göbek kordonu kuruyup düştükten bir-iki gün sonra yapılmalıdır.

Evde bebeğin ilk banyosu önemli ve heyecan verici en güzel anlardan biridir.

Bebeği her yıkayıştan sonra banyo deneyimi giderek artar, endişelerimiz de yatışmaya başlar.

Banyoya başlamadan önce;

  • Şampuan
  • Havlu, bebek bezi, giysi gibi banyo sırasında ve sonrasında gerekli olacak tüm malzemeleri hazırlanmalı

SİLME BANYO

  • Bebek çıplak olarak bir havluyla sarılır
  • Silme işlemine yüzden başlanır. Önce gözler dıştan içe doğru silinir, sonra burundan yanaklara doğru, kulak kepçelerinin içi ve çevresi silinerek temizlenir
  • Bebeğin sarıldığı havlu açılmadan baş; sıcaklığı önceden kontrol edilmiş ılık suyla yıkanır. Isı kaybını önlemek için saçlar iyice kurulanmalıdır.
  • Bebek omuzlarının altından tutularak kaldırılır, baş geriye düşürülerek boyun kıvrımları silinir. Sonra vücuda sarılan havlu açılarak vücut silinir, en son bez bölgesi önden arkaya doğru silinerek temizlenir ve tüm vücut dikkatlice, yumuşak hareketlerle kurulanır.

Bebeğinizi birçok kez tutmanız gerekeceğinden, el bezleri, sabun ve havluların kolayca erişebileceğiniz yerde olmasını çok önemlidir.

KÜVET BANYOSU

  • Oda mutlaka önceden ısıtılmış olmalıdır. Özel bebek banyo küvetinin veya bebeğe özel uygun boyutta plastik leğenin altına havlu veya köpük yastık yerleştirilir
  • Küvete ~7-8 cm ılık su konur. Banyo suyunun vücut ısısında (35-37˚C) olması gerekir. Bebek banyoya yerleştirilmeden önce, suyun ısısı derece ile ölçerek veya önkolun iç yüzüne dökülerek dikkatli bir şekilde kontrol edilmeli, bebekte yanık oluşması önlenmelidir
  • Bebek yerleştirilirken bir kol başının altından geçirilir, koltuk altından sıkıca kavranır, diğer elle iki bacağının altından tutulur
  • Bebeğin vücudunun alt kısmı, sonra tüm vücudu suya sokulur.
  • Önce yüz ve saç silme banyosundaki gibi yıkanır. Sonra bir bez veya sünger yardımıyla bebeğin vücudu yukarıdan aşağıya doğru yıkanır

Banyo için ılık su kullanılması yeterlidir. Yenidoğan döneminde banyo için şampuan veya sabun kullanılması ilk günlerde gerekmez.

Sabunlar derinin normalde hafif asidik olan pH’sını bozar ve epidermisin koruyucu lipit tabakasını azaltır.

  • Kullanılması gerekiyorsa nötral pH’lı, boya ve parfüm içermeyen bir sabun, saçların yıkanması için yine nötral pH’lı, alkol, paraben, SLS içermeyen, göz yakmayan bebek şampuanı mümkün olduğu kadar az miktarda kullanılmalıdır
  • Sabun veya şampuan kullanılması durumunda iyice durulanmasına dikkat edilmelidir
  • Sabun artıkları kalırsa bebeğin cildini tahriş edebilir
  • Banyo sonrası saçlar ve tüm vücut, koltuk altları, kasıklar, boyun ve kulak arkası gibi kıvrım yerlerine dikkat edilerek iyice kurulanmalıdır
  • Kurulama işlemi havluyu hafifçe değdirerek, cildi zedelemeden dikkatlice yapılmalıdır

Sıcak mevsimlerde günaşırı veya her gün banyo yaptırılabilir. Sık banyo bebeğin cildinin kurumasına neden olur. Soğuk hava cildin kurumasını daha da artıracağı için, kışın daha az sıklıkla (en az haftada iki kez) banyo yaptırılmalıdır.

Cildin kurumaması için banyodan çıkarmadan kullanılan son suya parfümsüz banyo yağı eklenebilir.

Banyo sonrası bebeğin cildi kuru değilse ayrıca cilt bakımı gerekmez. Cilt kuru ise ince bir tabaka şeklinde iyice yayarak bakım kremleri kullanılmasının sakıncası yoktur.

Bu amaçla bir katman oluşturup su kaybını önleyen yumuşatıcı veya su vererek cildi nemli tutan nemlendirici bir krem kullanılabilir.

  • Bu amaçla kullanılan en uygun preparatlar vazelin esaslı nemlendirici ve yumuşatıcılardır.
  • Yağlı pomatlar (merhemler) ve yağlar, özellikle kalın bir tabaka şeklinde sürülürse cilt gözeneklerini tıkayıp terlemeyi önleyeceği ve isiliğe neden olacağı için kullanılmamalıdır.

Yenidoğan cildinden kimyasal maddelerin kolaylıkla emilebildiğini de unutmamak gerekir .

Çocuk Hastalıkları Uzmanı

Doktor Emre KARAYEL

Grip ve Grip Aşısı

Grip ve ona karşı silahımız Grip aşısı

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, geçen sene kasım sonu-aralık ayının

ikinci haftası itibariyle grip salgını başladı. Grip aşısı için hiçbir

zaman geç değildir; hastalığa henüz yakalanmayan kişileri koruyabilir.

Risk grubundaki kişilerin aşılanmasında kesinlikle fayda var.

Domuz gribi, kuş, gergedan virüsü gibi farklı isimlerle duyurulan

salgınlar tam mevsimi olan günlerde birçok çocuğu olumsuz etkiliyor.

Domuz gribi salgınının ortaya çıktığı 2009 yılında, dünyada ve

Türkiye’de her zamankinden daha fazla hasta görüldü.

Kimler Tehlike Altında?

Özellikle tehlike yaratan bir grup var;

  • Bağışıklığı iyi çalışmayan tüm yaş grubu
  • 1 yaş altındaki bebekler
  • Tekrarlayan akciğer hastalığı olanlar, solunum yetmezliği olan hastalar, kanser tedavisi gören çocuklar ve hamileler

Bağışıklık sistemi iyi çalışmadığından bu grupta yaşamı tehdit etme riski daha yüksektir.

En İdeal olan, salgın başlamadan eylül, ekim aylarında aşılanmaktır.

Çünkü mart ayı sonuna kadar salgın azala azala devam eder. Şu an

yapılacak aşı, hastalığa henüz yakalanmayan kişileri koruyabilir.

Hamileleri özellikle vurgulamak gerekiyor. Çünkü düşük ve erken

doğum riskiyle karşı karşıyalar. Grip buna neden olabiliyor. Hastalık,

gebelerde yaşamı da tehdit edebiliyor. Gebeliğini kış aylarında

geçirecek kişilerin aşılanmasında fayda var.


Bağışıklık sistemini koruyan en etkili yöntemin yeterli uyku ve

yeterli ve dengeli beslenmedir.

  • Soğuktan korunarak, açık havada vakit geçirilmeli
  • Kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak durulmalı
  • C vitaminden sebze-zengin narenciye tüketmek, hapşıran-öksüren kişilerden uzak durmak  ve elleri sık sık yıkamak gibi hijyen önlemleri de almak önem taşıyor
  • Bu dönemde proteinden zengin beslenmeli. Yumurta, süt ürünleri, yoğurt, et, sebzeler ve meyveleri arttırmak önemli.

Gergedan Virüsü Nezle

Son zamanlarda Gergedan Virüsü olarak adlandırılan virüsün, özellikle

en etkin nezle virüsü olduğunu tespit edilmiştir. Birkaç günlük burun

akıntısı, hafif baş ağrısı, kuru öksürükle geçer.

Eğer burun kanalları açık tutulmazsa daha sonra sinüzite dönebilir. O

nedenle bu enfeksiyona yakalanmış kişiler burnun açık olmasına dikkat

etmelidir. Çocuklarda burun açıcı tuzlu sular burnun tıkanmasını

engelleyecektir.

Çocuk doktorunun görüşü alındıktan sonra en önemli akılda tutulacak

bilgi ise Solunum yolu enfeksiyonlarının çoğu virüslerle oluştuğu ve

antibiyotikler onlara kesinlikle etki etmez. Antibiyotiklere çok

güvendiğimiz ve onlardan çok şey beklediğimiz için, virüs olduğunu

bilsek bile kullanıyoruz. Bu vücudumuzdaki yararlı bakterileri

öldürüyor, çok güzel çalışan bir sistemi bozuyor.

 

Doktor Emre KARAYEL

Çocuk Hastalıkları Uzmanı